top of page

Babil Kulesi

  • Yazarın fotoğrafı: Barış Bal
    Barış Bal
  • 3 Eki 2024
  • 3 dakikada okunur

ree

Nuh Tufanı ve Babil Kulesi: Mitoloji ve Tarihin Kesiti


Giriş


Babil Kulesi, antik dünyanın en etkileyici yapılarından biri olarak kabul edilir. Bu yazıda, Celal Hoca’nın Nuh Tufanı ile ilgili değerlendirmeleri üzerinden Babil Kulesi’nin tarihi ve mitolojik boyutlarına detaylı bir bakış sunulacaktır.






İçindekiler:

  1. Babil Kulesi’nin Hikayesi

  2. Babil Kulesi’nin Mitolojik Hikayesi ve Dini Kitaplardaki Anlatımı

  3. Babil Kulesi’nin Kronolojik Resmedilişi

  4. Araştırmalar Işığında Nuh Tufanı


1. Babil Kulesi’nin Hikayesi

Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Babil Kulesi, Babil’in Asma Bahçeleri arasında yer alıyordu. Tanrı Marduk’a ithaf edilen bu muazzam yapı, Sümerler tarafından yapılmış ve yer ile göğü bağlayan kutsal bir ağacı temsil eden bir simge olarak öne çıkmıştır. Sümerlerin, yüksekliği temsil eden bu yapıyı inşa etmeleri, onların ruhsal inançlarının bir yansımasıdır. Kule, zamanımızdan yaklaşık 5.000 yıl önce inşa edilmiş ve 90 metre genişlikte, 90 metre yüksekliğinde, yedi katlı bir bina olarak tasarlanmıştır. Kule çevresinde rahip sarayları, ambarlar ve konuk odaları bulunuyordu. Ayrıca, Tanrı Marduk adına inşa edilmiş Esagila Tapınağı'na giden aslanlı geçit ve dini tören yolu da bu alanda yer almaktaydı.

Babil Kulesi, tarihi boyunca birçok kez yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. Tikulti-Ninurta, Sargon, Sanherip ve Asurbanipal gibi Babil’i işgal eden krallar bu yapıyı yıkmışlardır. Ancak Nebupolassar ve Nebukadnezar gibi Babil kralları, kuleyi yeniden inşa etmeyi başardılar. M.Ö. 479’da Pers Kralı Xerkes, kulenin yıkımına son noktayı koymuş; ardından, Büyük İskender bu harabe üzerinde büyük bir hayranlıkla yeniden inşa sürecine girmeyi düşünmüştür. Ancak İskender'in ölümü, kule projesinin yarıda kalmasına neden olmuştur.


ree



2. Babil Kulesi’nin Mitolojik Hikayesi ve Dini Kitaplardaki Anlatımı

Babil Kulesi, hem Yahudi hem de Hristiyan kaynaklarında derin izler bırakmıştır. Tevrat’ta, Nuh’un oğullarının Büyük Tufan sonrası Sinar bölgesine yerleşerek bir şehir ve kule inşa etme arzusu anlatılır. Bu öyküde, Tanrı insanların kendisini beğenmişlikleri nedeniyle dillerini karıştırarak onların anlaşmasını engellemiştir. Kule, Tevrat’ta yıkılış hikayesine dair detaylar sunmazken, Yahudi belgeleri olan Jubilees veya Leptogenesis, bu konuyu daha derinlemesine ele almaktadır. Dini perspektiften bakıldığında, bu hikaye insanın kusurluluğunun ve Tanrı’nın kusursuzluğunun bir simgesi olarak sıklıkla değerlendirilmiştir.


3. Babil Kulesi’nin Kronolojik Resmedilişi

Babil Kulesi’nin tarih boyunca farklı şekillerde resmedildiği ve çeşitli sanatçılar tarafından yorumlandığı bilinmektedir. Örneğin, 1370 civarında Meister der Weltenchronik adlı eserde ve 1510 yılında Breviario Grimani’de bu yapı farklı biçimlerde yer almıştır. Lucas Van Valckenborch gibi sanatçılar, kuleyi hem mimari hem de mitolojik bir bağlamda ele almışlardır.


4. Araştırmalar Işığında Nuh Tufanı

İslami Kaynaklarda Babil Kulesi

Kuran’da, Musa, Firavun, Kârûn ve Haman gibi karakterler, bir kule inşası hikayesinde buluşur. İslami yorumlarda bu yapı, piramit olarak yorumlansa da, Kuran’da bahsedilen yapının kilden inşa edilmesi nedeniyle bu yorum tartışmalıdır. Kuran’da Firavun, Haman’a kendisi için kilden bir kule inşa etmesini emrederken, bu yapının inşasının ardında yatan motivasyon da Tanrı’ya karşı bir meydan okuma olarak algılanmaktadır.

Kur’an’da Babil şehrinden Bakara Suresi, 102. ayette bahsedilmektedir. Harut ve Marut adlı iki melek, insanların sihirle imtihan edilmesi amacıyla Babil’e gönderilir. Bu anlatım, dilin ve sihrin kökenlerine dair derin anlamlar taşımaktadır. Ayrıca, 9. yüzyıl İslam tarihçilerinden el-Tabari, bu hikayeyi detaylandırarak Nemrut’un Babil’de inşa ettirdiği kuleyi ve Tanrı’nın müdahalesini anlatmaktadır.


Yaratılış

Yaratılış kitabının 11. bölümünde, dünyanın tek bir dil konuştuğu bir dönemde insanların, Babil Kulesi’ni inşa etme arzusu anlatılmaktadır. Bu hikaye, dillerin karmaşasının kökenini oluşturur. İnsanların dil birliğini sağlamak amacıyla inşa ettikleri bu yapı, Tanrı tarafından engellenmiş ve insanlar farklı dillere ayrılmıştır.

Babil kelimesi, "Tanrı’nın kapısı" anlamına gelirken, aynı zamanda "karışıklık" ve "kargaşa" ile eşanlamlı olarak da yorumlanmaktadır. Kule, insanlık tarihindeki kibir ve karışıklığın sembolü haline gelmiştir.


Sonuç

Babil Kulesi ve Nuh Tufanı, hem tarihsel hem de mitolojik bağlamda insanlığın evrimine dair derin izler taşımaktadır. Bu yapı, tarihin akışında önemli bir rol oynamış ve insan doğasının karmaşıklığına dair birçok ders sunmuştur. İnsanların kendi güçlerini aşma arzusu ve bu arzunun sonuçları, Babil Kulesi'nin hikayesi ile somut bir şekilde ortaya konmuştur.

bottom of page